bugün

entry'ler (407)

venedik

öyle anlatılan gibi bir masal şehri olmasa da kesinlikle kendine özgü ve gidip görülmesi gereken bir şehir.

daha fazla detay isteyen olursa: http://roadbest.blogspot.com.tr/

kuveyte verilebilecek cevap

suça karışan kuveyt vatandaşları mülkilik ilkesi gereği bağımsız türk mahkemelerince yargılanıp hak ettikleri cezaya çarptırılmalıdır. zira durum diplomatik değil hukukidir.

milano

modanın ve alışverişin beşiği. fazlasıyla lüks ve güzel bir şehir. e tabi bu ikilinin getirisi olarak da pahalı.

hava güzel olduğu takdirde yürüyerek gezmenizi tavsiye ederim. ha ben öyle şeye gelemem diyorsanız kredi kartınız aracılığıyla bisiklet kiralayabilirsiniz.

duomo di milanonun dıştan görünen ihtişamıyla yetinilmeyip içi de mutlaka görülmeli. italyadaki çoğu kiliselerde olduğu gibi ziyaret ücretsiz, önündeki korkunç sıraysa düşündüğünüzden hızlı ilerliyor emin olabilirsiniz.

piazza del milanoda katedralin yanında dünyanın ilk alışveriş merkezini göreceksiniz. bizim ülkede çok var deyip geçmeyin, burası biraz farklı. içeride dünyaca ünlü markaların fazlasıyla uçuk rakamlara sattığı ürünleri görüp vay be çekmeden dönmek olmaz. mağazalardaki siyahi korumalar ve ortalıkta dolanan ufak köpekler sizi bir an hollywood filminde hissettirebilir. italyanın diğer şehirlerinin de bir tık ötesinde burada evcil hayvana olan sevgi. 1 euroya köpeğini sevdiren evsizler de var köpeğiyle çılgınlar gibi alışveriş edeni de.

eğer milanoya gelmişken alışveriş yapmadan olmaz diyorsanız katedralin gerisinde kalan alandaki mağazalar daha makul bir tercih olacaktır.

sforza castle öğleden sonrayı geçirmek için ideal bir yer. hem kaleyi görüp birkaç fotoğraf çekinmek hem de çimlere uzanıp güzel manzaranın tadını çıkarmak sadece turistlerin değil yerli halkın da büyük hobisi.*
milanoda süpermarket bulmak biraz zor ve büfelerde bile su fiyatları oldukça yüksek. eğer uzun bir yürüyüş yapacaksanız önceden suyunuzu yedeklemekte fayda var. yiyecek fiyatları da suya paralel elbette. ama endişelenmeye gerek yok, her restoranın kapısında geniş bir fiyat listesi var. gönlünüzce inceleyin. bir sürprizle karşılaşmamak için coperto ücreti alınıp alınmadığını sorun. masa veya servis üzerinden ekstra bir gelir yaratma gelenekleri mevcut tıpkı diğer italyan şehirlerinde de olduğu gibi.

yemek için fazla bütçeniz yoksa mc donalds türevi fast-food zincirlerinden de faydalanabilirsiniz. 1 euroya alınan hamburger de fazlasıyla iş görür. rahat olun, dana eti.

yerel halkı elit olarak tanımlamak pek yanlış olmaz. yardımseverler ve ingilizce bilen biri bulmak da kolay. akşam 10'dan sonra sokaklarda evsizler ve polislerden fazla pek fazla kişi kalmaz. o açıdan gece hayatının bu şehrin en zayıf yanı olduğunu söylemek mümkün.

trenle seyahat ediyorsanız merkeze pek yakın ve fazlasıyla büyük milano centraleyi göreceksiniz. ben her şekil seyahat ederim diyorsanız bölgesel trenleri kullanın. finansal olarak sizi rahatlatacaktır. biraz daha ekonomik davranayım deyip biletsiz trene binmekse pek doğru bir tercih olmaz. bilet kontrolleri her daim yapılmasa da çoğunlukla büyük bir ciddiyetle yapılır.

cenova

eğer uçakla geldiyseniz şehrin havalimanına bakarak bir ilk izlenim edinebilirsiniz. kendisi de bu havalimanı gibi ufak ve diğer italyan şehirlerine göre gösterişten uzaktır. thynin buraya uçan en popüler * hava yolu firmalarından biri olmasından mütevellit türkçe tabelalar göreceksiniz. bu tabelalar ne yazık ki gezinin devamında size eşlik etmeyecek. indiğinizde turist noktasından harita almayı ihmal etmeyin. hem ücretsiz bir hatıra olur hem de yürüyerek gezildiği takdirde faydalı.

havalimanından şehre otobüs veya taksiyle ulaşım sağlayabilirsiniz. kalabalıksanız gidin taksiyle pazarlık edin. 24 euroya rahatlıkla fiyat indirebilir böylelikle 4 kişilik bir ekip olduğunuz takdirde otobüs parasına taksiyle şehre ulaşım sağlayabilirsiniz.

şehrin havalimanına göre daha gösterişli olan tren istasyonu Stazione di Genova Piazza Principe merkezde sayılır. buradan milanoya uygun fiyata seyahat edebilirsiniz.

tren istasyonundan aşağı doğru ilerlediğinizde apartmanların mimarisine hayran kalmanız muhtemel. yağmur başladığı takdirde ortaya çıkan seyyar satıcılardan şemsiye alacaksanız mutlaka pazarlık edin. onlar da farkında ki kıytırık bir şemsiye 5 euro etmez.

şehrin havalimanına dahi adını vermiş bir kristof kolombu vardır bir de önünde daima kuyruk olan devasa akvaryumu turistik olarak. insanları biraz fazla meraklı, ingilizceye hakimiyetleri pek aman aman değil. yine de derdinizi anlatacak turist noktaları bulunuyor yer yer.

ara sokaklar pek tenha gözükmeyebilir. şahsen bir sorun yaşamadım ama geceleri pek şansı zorlamamakta fayda var.

şehirde filistin lehine duvar yazıları görürseniz şaşırmayın. zira bu şehirde hem yazılama/graffiti popüler hem de komünist gruplar pek bir popüler anladığım kadarıyla.

(bkz: genoa)

100 yıl 100 film

*dar alanda kısa paslaşmaları unutarak ayıp etmiş olan liste

taksicilerin yolda durup yolcu beklemesi

hele bunların otobüs duraklarını işgal edenleri vardır ki akbabaları andırır.

kristin asbjörnsen

çok güzel bir sesi ve aynı güzellikte şarkıları olan sanatçıdır. bendenizin favorisi slow day her dinlendiğinde factotumu hatırlatır.

türkçülerin ekseriyetle cahil olması

her türlü milliyetçiliğe karşı biri olarak katılmadığım görüştür. ideolojilerin eğitimle paralel olduğu şeklindeki bir düşünce yanılgıdan ibarettir. özellikle milliyetçilik kökenli fikirlerde yetişilen ortam gibi faktörler eğitimden çok daha belirleyici olmaktadır kanımca.

keza pratikte de tanıdığım insanların bu görüşümü doğruladığına tanık olmaktayım. gayet bilgili, mantıklı olmasına rağmen türkçü görüşünü senelerdir ısrarla sürdüren arkadaşlarım bulunmaktadır.

çakallı menemeni

menemen sevmeyen insanı dahi kendine aşık edebilecek özel bir lezzettir. yolunuz düştüğünde uğrayıp denemenizi şiddetle tavsiye ederim.

kavaklı bir akrabamdan sırrının domatesin büyük parçalar halinde atılıp tereyağıyla birlikte ateşte kendiliğinden dağılmasının olduğunu öğrenmeme rağmen kıvamını tutturamamam bir gece daha bünyemde huzursuzluk yaratmıştır.

pes te 5 li defans 2 dos oynatmak

rakibiniz iyiyse derhal oto-uzaklaştırmayı kapatmanız gerekir. aksi takdirde bu hareket tek kale maçla sonuçlanabilir.

hayatımın kadını dediğin sevgiliden ayrılmak

insana yanlış kişiye hayatımın kadını dediğini gösterir. bir an önce olayın yarattığı etkiden kurtulup yeni potansiyelleri değerlendirmek er kişinin misyonu olmalıdır.

kız kıza bara diskoya giden kadınların amacı

ego tatminidir. kendilerine yanaşmak isteyen beyleri def edip geceyi başladıkları grupla bitirme konusundaki özverilerinden ötürü irade timsali de kabul edilebilirler. *

sevişelim ama sevgili olmayalım diyen kadın

erkek birey için ufak çaplı bir ütopyadır. nice filmlere konu olmuştur.

liverpool fc nin şampiyon olma ihtimali

şu aralar hayalini kurduğumdur. yıllar evvel bir anlık gazla aldığım çakma steven gerrard formamın sükse yapması ve gördüğüm her yere you will never walk alone yazmam için gerekli olandır.

bayan diye hitap edene ben baymam diyen kız

mizah anlayışı epey kötü hatun kişidir. derhal bulunduğu ortamdan uzaklaşılması en makul seçenektir.

yara olan kulağa küpe takmaya çalışmak

eğer takılmaya çalışılan küpe halkalıysa bu girişim daha da pis bir hal alacaktır.

bakın ben de x im girişi

genelde dahil olduğu grubu eleştirenlerce kullanılan kalıptır.

ikna edebiliteyi arttırdığı isviçreli bilim adamlarınca kanıtlanmış olsa gerek ki türkiye'deki her çeşit tartışmada sık sık yer bulur kendine bu öbek.

yeri gelir bakın ben de fenerbahçeliyim olur, yeri gelir bakın ben de ak partiliyim...
bendenizin bakın ben de çiğ köfte seviyorumlusuna denk gelmişliği bile vardır. *

iyi anıların kötü anılardan daha çok üzmesi

genelde geçmişe takılı kişilerin başına gelse de herkesin yaşayabileceği bir durumdur. * sebebi özlemdir.

örneğin, sevdicek. eğer ilişki bitmiş, üstüne toprak atılmış lakin esas oğlanın kalbinde ufak bir kırıntı kalmışsa bir dönem yaşanmış olan hatıralar acı verecektir.
nitekim pasaklı bir bünye yeni bir salgın hastalığa yol açmamak adına giriştiği temizliklerde aşk dolu notlar, şirin fotoğraflar bulabilir. böyle bir durumda amına koyim ya gül gibi kızdan olduk der ve ilk buhranı atlattıktan sonra vahşi rusya belgeseli izleyip huzuru sibirya bayırlarında arar.
belgesel izlerken elde peynirli cipsle uyuya kalındığı takdirdeyse içinde birkaç adet eski sevgilinin, eser sayıda zombinin ve 3 uzaylının bulunduğu bir kabusla süreç daha da çekilmez hale gelebilir.

şimdi bir de tezimizin diğer aşamasına göz atalım. g-20 hakkındaki alevli tartışmalardan barbara palvin'in el değmeden üretildiği yönündeki iddialara ışık hızında geçen bir arkadaş sohbetindeki şaka, size zamanında havuzda dibe dalan sevgiliyi bulayım derken kazara ikili mücadeleye giren sabri sarıoğlu edasıyla burnuna dirsek geçirdiğiniz saniyeyi anımsatabilir. şüphesiz, burnu konusunda hasankeyf'e dikkat çeken tarkan hassasiyetinde olan biricik yarin çığlıkları size o gün kötü hissettirmiştir.
yıllar sonra hatırlayınca ise gülüp geçersiniz bu anıya. hatta kindar biriyseniz o anı kafada tekrar kurgulamak size rakibinin kulağını koparan mike tyson gibi bile hissettirebilir. *
efenim uzun lafın kısası bu durum, bir gün bunları gülerek hatırlayacaksın sözünün varoluş sebebidir. bir nevi fakir tesellisidir.

7 eylül 2013 türkiye yunanistan basketbol maçı

çok büyük ihtimalle komşunun bizimkileri tepeleyeceği maçtır.

(bkz: gerçekler acıtır)

edit: haklı çıktık yahu.

bırakırsa ben de sözlüğü bırakırım denen yazarlar

olmayan yazarlardır. *
nice vaudeville for vendettalar, rapper ninjalar sözlüğe veda etmiş yine de sözlük ahalisi kaldığı yerden devam etmiştir.